by chuck berry.
fakat hahayt, elbette ki amerika'ya geri falan donmedim, bildigimiz, sevdigimiz Istanbul'umuza geri dondum. hatta kesin donus yaptim. esasen kesin donusu Mart 19'da (unutamamisim Ox'tan kurtuldugum tarihi, o derece) yapmistim ama, Mayis sikintisi ile (bir NBC filmi), Haziran ise yine yollarda gecti. aLmanca aci vatan blogunu iki kisi farkla (kim lan o iki kisi?! burada eksik?) okuyan herkes bilecektir ki, almanca ogrenmeye gittigim 4 haftalik hizlandirilmis kursumdan Goethe Institut'la cok muhatap olmadan dondum. esasen almanya gezisi biraz Paris gezisi oldu desem yeridir. pismanlik? sifir.
neyse, biz bunlari hep yazdik.
Istanbul'a gelirsek (ki geldim cuma gecesi itibariyle -arkadas bin munuh'ten 7.20'de, burada 1'de (gece) eve yerles. babam o kadar saatte bodrum'a arabayla gidiyor be?) tabii pek guzel, pek yahsi. ozellikle bunaltici sicaklardan bunaltmadigi zamanlarda. Temmuz'a yaklasirken bunu beklemek cok gercekci degilse de (vallahi kasip kafadan yazmaya calisiyorum *drumroll*) Eyfjallajokull (kesin bir harf kacirdim, neyse) hasebiyle bu yazin normalden daha soguk, ve beklenmedik anlarda yagisli gecmesi ihtimali mevcut -ki 18. yy'da mi ne olmus bu, ayni yanardagin, ayni bok yemeleri neticesi yasanamayan bir yaz ve olamayan ekinler, nihayetinde kitlik. neyse ki artik o kadar direkt olmuyoruz kitliktan (olenler de var bu arada; biz olmuyoruz diye). biz en fazla bir agiz tadiyla tatil yapamayiz, Bodrum'a giderim ben tekneye, yagmur yagacagi denk gelir; ama inadina mesela Amuq Valley excavations'a katilirim, orasi da golgede 62 olur.
ama simdiki planlar? cumartesi bir ihtimal (yazdim diye jinxlenmesin amma) havuz (pinar'in uc sene sonra suyla imtihani); sonrasi allah kerim!
[yazi da konusuz porno gibi olmus, farkindasiniz degil mi? -sadece konusuz kismi tabiiy]
fakat hahayt, elbette ki amerika'ya geri falan donmedim, bildigimiz, sevdigimiz Istanbul'umuza geri dondum. hatta kesin donus yaptim. esasen kesin donusu Mart 19'da (unutamamisim Ox'tan kurtuldugum tarihi, o derece) yapmistim ama, Mayis sikintisi ile (bir NBC filmi), Haziran ise yine yollarda gecti. aLmanca aci vatan blogunu iki kisi farkla (kim lan o iki kisi?! burada eksik?) okuyan herkes bilecektir ki, almanca ogrenmeye gittigim 4 haftalik hizlandirilmis kursumdan Goethe Institut'la cok muhatap olmadan dondum. esasen almanya gezisi biraz Paris gezisi oldu desem yeridir. pismanlik? sifir.
neyse, biz bunlari hep yazdik.
Istanbul'a gelirsek (ki geldim cuma gecesi itibariyle -arkadas bin munuh'ten 7.20'de, burada 1'de (gece) eve yerles. babam o kadar saatte bodrum'a arabayla gidiyor be?) tabii pek guzel, pek yahsi. ozellikle bunaltici sicaklardan bunaltmadigi zamanlarda. Temmuz'a yaklasirken bunu beklemek cok gercekci degilse de (vallahi kasip kafadan yazmaya calisiyorum *drumroll*) Eyfjallajokull (kesin bir harf kacirdim, neyse) hasebiyle bu yazin normalden daha soguk, ve beklenmedik anlarda yagisli gecmesi ihtimali mevcut -ki 18. yy'da mi ne olmus bu, ayni yanardagin, ayni bok yemeleri neticesi yasanamayan bir yaz ve olamayan ekinler, nihayetinde kitlik. neyse ki artik o kadar direkt olmuyoruz kitliktan (olenler de var bu arada; biz olmuyoruz diye). biz en fazla bir agiz tadiyla tatil yapamayiz, Bodrum'a giderim ben tekneye, yagmur yagacagi denk gelir; ama inadina mesela Amuq Valley excavations'a katilirim, orasi da golgede 62 olur.
ama simdiki planlar? cumartesi bir ihtimal (yazdim diye jinxlenmesin amma) havuz (pinar'in uc sene sonra suyla imtihani); sonrasi allah kerim!
[yazi da konusuz porno gibi olmus, farkindasiniz degil mi? -sadece konusuz kismi tabiiy]
No comments:
Post a Comment