Thursday, September 15, 2011

annus horribilis

ortodoks kilisesi gibi, eylul ayinin baslamasiyla (trivia: kilise takvimi 1 eylul'de baslar) kendimi yeni bir seneye baslar hissediyorum. senelerin profesyonel ogrenciliginin getirisi: eylul-ekim demek yeni ogrenim senesi demek. gecen gun bahsettigim o pazar gunu kilikli agustos bitince, insana pazartesiyi (ama isin dogrusu bazen de nedense cumayi?) hatirlatan eylul'un zamani. iste o zaman geriye donup seneye retrospektif bakislar atiyorsun. bazi high -ya da low- lightlar:


- gecen sene tam bu donemlerde yeni basladigim pozisyonda basindan beri turlu sikintilar cektim; gerek yukseklisans kismi, gerekse asistanlik gorevleri olsun. danisman/patronla cinnete suruklenmeye sinirsel olarak artan astim eklenince yenilmis sayildik. (-)

- yeni tasindigim ev ocak-subat gibi eskidi. kacasi oldum. nisan ayi gibiydi kalici olarak kactim. (-)

- subat-temmuz arasi gorece parlak bir doneme imza atmis gibi gorunsem de, buyuk oranda ev kadinligi rolunun getirdigi sikintiyi goz ardi edemeyiz. ustelik her cikisin bir inisi oldugu gibi bu da bilinen sekilde neticelendi. cok da cikmamistim aslinda. (-)
clueless in bodrum. countdown to ext: 1 day.

- epik proporsiyonlarda kotu bir yaz tatili. iyi basladi (bu yaz saglam gezi yapti) ama ani viraji alamayarak bodrum'da duvara cakti. (buyuk -)

- saglik durumu hala remisyonda, kritik iki seneyi de doldurmus olmaktan dolayi buyuk bir arti. ama bildiginizin aksine saglam vucut illa ki saglam kafayi getirmiyor. bu durumda (±) (ingilizce ogretmenlerinin sevdigi bir puanlama: yarim arti).






turkiye gundemine girmek, bahsetmek dahi istemedim. bir gunluk gundemin (mesela bugunku) bile oglene dogru insani migren atagina sokabilecek kadar korkunc olmasi hasebiyle, bu sene de cennet vatanda herhangi bir iyilesme gorulmedigi gibi, her turlu rezillik yine arka arkaya yasandi. turkiye'ye her sene annus horribilis. basquiat'yi anarak: SAMO.

bu noktaya gelmeme su kadar kaldi. bakin su >--< kadar.
sene sonlarinda soylenen "iyisiyle, kotusuyle" klisesini kullanirsak, acikcasi, kac puan artidayiz, ne kadar eksideyiz (gerek bireyler [ben] gerekse tuzel kisilikler [siz hepiniz]) tam hesaplayamiyorum. beseri bilimlerde her eksinin-artinin degeri ayni degil. o yuzden bunu gecelim. benim sorum su: bu her sene tekrarlanan ve bir onceki seneyi (her zaman degil tabii ama aziz dostum alfi'nin dedigi gibi "1997'den sonrasi hep downhill hocu") aratan annus horribilis son dakikalarinda muthis bir vucut calimiyla annus mirabilis'e donusecek mi? yoksa bunun icin takvim senesini yahut tanrilar tarafindan henuz kesinlestirilmemis/benim haberim olmayan/kaos kelebeginin durumuna bagli bir zamani mi bekleyecegim?



kestane kebap, acele cevap.

4 comments:

Anonymous said...

gecmis olsun, beterin beteri var. sagligin yerinde olsun gerisi bir sekilde hal olur. sormasi ayip degilse, simdi hangi pozisyona gectin? okula basladin mi?

Anonymous said...

kendi açımdan ben de bilemedim bu yıl nasıl geçti? yıl muhasebesi diyince, caponların şu geleneği aklıma geldi, bonenkai - "forget the year" partisi. arkadaşlar bir araya gelip unutuncaya kadar içiyormuş, mantıklı valla :)

http://en.wikipedia.org/wiki/B%C5%8Dnenkai

Anonymous said...

off of cheja,yarama tuz bastın valla! bu sene öyle berbat geçti ki artık gelecek seneden bir şey beklemeye korkar oldum.ne olacaksa olsun modunda..neyse ki düşmedik daha! (yoksa düştük mü lan?)

cheja said...

well don't fucking read it.