Sunday, December 04, 2011

neighbours a.k.a. komsular

bir an boyle baslayinca sanki avustralya'nin gururu neighbours dizisinden bahsedecek misim gibi olmadi mi? ama tabii ki hayir, kaldi ki diziden de anca kylie minogue'u hatirliyorum. konumuz bildigimiz komsularimiz. karsiki komsu, ust kat komsusu, en alttaki gencler falan gibi.

cihangir'deki ikinci evime tasindigimdan beri bir komsuluk muessesesiyle muhatap olmus durumdayim. bundan onceki evde her katta bir daire vardi ve ust kattaki komsunun kopeginin ayak citcitcitcitlarindan ve sahipleri olmadiginda non-stop ulumasindan baska bir sey pek duymuyorduk. hafif magarasal bir ortamdi ev ses acisindan.

ne zamanki (eylul'de) daha klasik bir cihangir setting'ine sahip bu yeni eve tasindim, o zaman komsu kavramiyla tanistim (burada senelerdir yurt disinda oldugum goz onunde bulundurulsun).


karsi komsu(lar): cekirdek aile: anne, cocuk ve evin reyisi babadan murekkep. baba rolundeki eleman ayni zamanda toprak sahibi oldugundan hem apartmanda birden fazla (sanirim uc?) dairesi var, hem de apartmanla ilgili her turlu mevzuda ona danisiyoruz. dolayisiyla kendisi ve ailesi (daha cok ailesi, okumaya devam) komsular listemde hakettigi kadar buyuk yere sahip. evli, bir cocuk babasi. dunyanin en simarik 4 yasindaki kizi dolayisiyla benim karsi dairemde oturuyor. gunun 12 saati ya ciglik atan, ya avaz avaz sarki soyleyen, ya bir kelimeye takilip onu defalarca tekrarlayan ya da uluma-bogurme arasi sesler cikararak tepinen bir y u m u r c a k. eskalini de belirledim; bir gun yalniz yakalasam korkutmayi, olmadi celme takmayi dusunuyorum ama henuz mumkun olmadi. hayatimda ilk duvara vurup "eeeyh yeter be" dememe sebep olmus insan bu kucuk 4 yasindaki bebe iste. bitmedi! bu ailenin babaannesi olan sahis da bu uc kisilik cekirdek ailenin hemen ust katinda oturuyor. let the good times roll. oncelikle geline sabir dileklerimle, zira babaanne her allahin gunu asagi katta, genellikle de bu 4 yasindaki iblisin yavrusu ile ugrasiyor oluyor. yumurta kartonu gecirgenligindeki duvarlardan nasil cocuk yetistirilmeyecegi derslerini sayesinde her gun alma firsatim oldu. bir sesini iyice tize cikararak (teyze tizi) avaz avaz bagiriyor, bir o da tepiniyor, sonra isyan ediyor, en sonunda dayanamayip cocugun istedigini yapiyor. ertesi gun ayni loop tekrar; cunku kucuk iblis yeterince cingar cikarirsa istedigini elde etmeyi ogrendi. alinacak ders: cocuk yetistirmeyi bilmiyorsaniz, cocuk yapmayin. mersi.

son gunlerde (ki anlasilmaz degil) bu tantanaya gelin-kaynana kavgalari da eklendi ki tabii evin babasi (sanirim benden kucuk) civarda yokken yapiliyor. gecen gun cok heyecanli bir tanesine sahit oldum, iki yetiskinin tepinmesi, bir seylere vurmasi, kapilari carpmasi, teyze tizi vs. daha genc kadin tizi gibi parametreler mevcuttu. tam neyle ilgili oldugu da anlasilamadigi icin aslinda tadi biraz kaciyor. yani tek duydugunuz arada tizlesen arada bogulan ciglik, birtakim anlasilmaz hakaretler ve bir suru gurultu. demem o ki, biraz daha komsulari dusunseler, en azindan popcorn yerken dinler, turk acik oturum programi yakalarim (live).

iyi haber: karsi komsu kizinin anaokuluna baslamasi gerektigine sanirim sonunda ikna oldu. gunduzleri pek ses cikmiyor. bunun tek aciklamasi kizin evde olmamasi olabilir. (ya da oldurup sanatcilar parkina gomduler. -tasteless, I know)

yan apartmandaki duvari bana bitisik cift: iste aradiginiz her sey bunlarda: ask, nefret, ihtiras! sik sik kavga ediyorlar; bir iki kere "polisi mi arasam?" diye dusundurecek boyutlara ulastigi oldu. en sevdigim kisimlari, kadinin BANA BAGIRMA BANA BAGIRMA diye avazi ciktigi kadar bagirdigi sekanslar. adam genelde bir seylere vuruyor. bazen karsilikli esya attiklari oluyor, gecen gun sanirim biri duvarda patladi, sonra arkasindan gelen sessizlikti beni urkuten. acaba ayni anda kafalarina bir sey gecirip ikisi de oldu mu diye endiselendim. bir sure sonra kendilerine geldiler ve biraz daha alcak bir tondan kavga devam etti de rahatladim.

en alt kattaki komsu(lar?): bir veya iki genc erkegin kiraladigi, bahceye acilan daire. onlarin herhangi bir sesi bana ulasmiyor. gecenlerde bir kapida kalma tesadufu vesilesi ile tanistik o kadar. ama burada yer almayi hak ettiler cunku KOMSUYUZ.

karsi apartmandaki en ust dairedeki abi: sanirim yonetmen bu. ya da ben kendisini oyle yaftaladim. ne zaman sokak tarafindaki camdan bakiyor olsam adam camdan bakiyor oluyor. uzun sacli, gozluklu. gozlemci bir kisiligi olduguna kanaat getirdim. herhalde her gordugumde orada olmasi bir tesaduf olamaz. (bir de sanirim iyi manzarasi var)


karsi caprazdaki bakkal: mahallenin sevgilisi, her turlu gerekli gereksiz malzeme: merdiven, tornavida, levye, koli bandi vb. karsilayicisi. bir de bana gelen buyuk paketleri (mesela amazon) teslim aliyor. yani, aliyormus. ben bunu amazon'dan siparislerim hala gelmedi of gumruge mi takildi diye dertlenirken, bir gun bana ziyarete gelen ve bakkala ugramis annem sayesinde ogrendim. hanfendi sizin kiziniz galiba, bunlar ona gelmis diye vermis anneme amazon siparislerini. yani kendisi ayni zamanda part-time lokal posta kutusu.  havalar iyiyken sabahin korunde bir diger arkadasiyla dukkanin onunde, tam benim yatak penceremin onune denk gelen yere mevzilenip, o gunku siyasi meseleleri ve futbol gundemini tartisma izdirabi neyse ki havalarin sogumasi ile tatile girdi.

mahallenin merakli teyzesi: mahalle varsa, teyze var. burasi cihangir, bohem olur oranin havalari, sanat sepet tayfasindan gerisi oturmaz diye dusunmeyin. buranin eski sakinleri de hala aralarda gentrification'dan kacmis yasamaya devam ediyorlar. teyze, gercek bir teyze. sokaga acilan camina yerlestirdigi bir minderi ve her sabah o minderin ustune memelerini yerlestirerek basladigi bir mesaisi var. mahallenin muhtari da bir baska teyze mesela, ama bence bizim sokaginkine de en azindan bir merchandise yahut fahri konsolosluk versinler. epey erken saatlerde basladigi mesaisini (belki de ogle uykusu arasi alarak) gecenin gec, hatta haftasonlari sabahin erken saatlerine kadar surduruyor. bircok kere cok gec saatte eve donerken kendisinin tasvip etmeyen bakislarina maruz kaldim. basilisk gibi. ama sokakta eskaza bir olay olsa, iste bu teyzenin tanikligi sayesinde sip diye cozulur diye tahmin ediyorum. belki de sokaga mobese kamera koyacak yer bulamamis, teyzeyi maasa baglamislardir.

simdilik eyyorlamam bu kadar. bir baska blog post'a dek esen kalin.

14 comments:

s6 said...

Oy, çok acı bir hikayeymiş.

Anonymous said...

bize seksten bahset!

cheja said...

sevgili anon, onu komsulara soracaksin.

Anonymouse said...

sevgili cheja, duvarlar yumurta kartonu gecirgenliginde demissin, ama yumurta kartonu dedigin cihaz aslinda gayet guzel ses yalitimi saglar. "eve studyo kurucam haci!" diye gaza gelen her genc i$e bakkal bakkal gezip yumurta kartonu toplamakla baslar (ha gerisi gelmeyebilir o ayri). ben yerinde olsam gider bim'den 400 karton yumurta alir, evi duvardan duvara komple yumurta kartonuyla kaplarim, olur sana zen ortami, japon bahcesi dinginligi, oh mis. ha ithalat fazlasi o kadar yumurtayi da kirip kirip atlara yedirecek, ziyan zebil edecek halin yok. eldeki malzeme pastaydi, borek corekti falan asagi yukari 1 senelik altin gunu abur cuburunu karsilayacak kadar unlu mamul cikarir. bu durumda tek yapman gereken basilisk teyze ve karsi komsunun kaynanasi dahil butun komsulari gune davet edip apartmanda/mahallede donen bilimum dumeni, katakulliyi birinci agizdan ogrenmek. polis telsizi dinler gibi hayat gecmez, gordugun uzere plan gayet efektif.

Anonymous said...
This comment has been removed by a blog administrator.
cheja said...

sevgili anonyMOUSE (digeriyle karisma), aslinda yazarken bir yandan yumurta kartonunun cok da iyi bir benzetme olmadiginin farkindaydim cunku ben de her saglikli turk genci gibi STUDYOYA GIREN bir donem gecirdim. hatta evinde studyo olan, dolayisiyla evtipisesizolasyonu ile hasir nesir arkadaslarim vardi. yine de, yumurta kartonu, o cikintilarini falan saymazsak, epey ince bir sey. ama yine de, keske yumurta kabugu deseydim.

o da orada oyle kalsin. ibretlik.

cheja said...

sana gelince anonymous, yazdiklarini okudum ve sen gerzeksin.

Anonymous said...

Haydaa.. Kadınların da bu tribine hastayım.. Sen güzelsin, ben seni beğendim ve sevişmek istiyorum? Eee? Ne yapayım gidip kuantum fiziği mi çalışayım bu durumu düzeltmek için?

Anonymouse said...

sevgili cheja, saglik olsun artik onundeki maclara bakarsin; neticede lig uzun bir maraton. bu arada comment'lere "simdi hayvanlar aleminde kisa bir tur" vtr'si kaynamis, renk katmis ama.

Anonymous said...

1- yumurta kartonunun inceligi ya da kalinligi, cikintilariyla alakali bir durum degil. 2- ev tipi studyo kaplamasi olarak yumurta kartonunun hikmeti incelik ya da kalinligindan degil malzemenin akustik yalitim ozelliginden gelir. 3- toprak degil, arsa sahibi diyoruz.

doga.

cheja said...

dear doga,

diger bilgiler icin tesekkur. 3 no'lu yorumuna cevabim ise su: komsum kendisini "toprak sahibiyiz biz" diye tanimladigi icin narrative'de de oyle yer aldi -ki bence buyuksehir dahilinde epey komik bir kullanim. yine de, adam self-styled toprak sahibi. what can I do sometimes?

3.2.22 said...

1986-87li yillarda neighbours izlemenin yol actigi sorunlardan biri... iyi tarafi, your neighbours will never cease to amaze you!

Fifi said...

Bu anonlar...Super yazi, ilham aldim, ben de komsularimi paylasmak istedim :)

cheja said...

dear fifi, paylassana. paylasirsan haber ver. bence komsular kaybetmememiz gereken degerlerimiz.